sözlü olarak söylersen bir şey olmaz diye düşünüyorum.veterinere hakaret edersen hakaret davası açabilir ama. insanları ekşi sözlükten entry ile uyarırsan '' ticari itibarı zedelemek '' sayılabilir. gizli gizli uyar yani:)

şöyle bir şey var ama.. www.sikayetvar.com
edit: hatta mutlaka meslek odası tarzı bir şeyleri vardır veterinerlerin de orayı da bilgilendirebilirsiniz.

derdim şu, şu anda ben bir yazı dizisi yazmaya başladım bloguma, kedimin tedavi dönemiyle ilgili. bir veteriner hiç gerek yokken kedime 20 günlük antibiyotik tedavisi uygulamıştı, düzelmeyince başka bir veterinere gidince anlamıştık biz bunu. dolayısıyla benzer durumda kalabilecekleri uyarmak istiyorum. "x veteriner kliniği kedime yanlış tedavi uyguladı, böyle böyle halledilmesi gerekn hastalığa şunu şunu yaptı" demem, hakaret sayılır mı?

delil varsa sadece "benim kedimi yanlis tedavi etti" desen de yeter. gitmeyin demene gerek yok zaten.

sozluge yazman yeterli, tum gun ellerinde mesalelerle linc edilecek insan arayan tayfa gerisini getirir zaten..

böyle bir şey yapacaksanız 2. veterinerden başka kaynaklardan da teyit alın. doktorum, her gün onlarca "doktor hatası" haberi çıkıyor önüme, %95'i yalan dolan, tıp ile azıcık yakından ilgisi olan biri için içler acısı. sonra linçlenen taraf siz olabilirsiniz

veterinerin tedavisi kedimi iyileştirmeyince başka bir hekime gittim, yaptığı testlerden sonra verdiğim ilaçların gereksiz olduğunu söyleyip başka bir tedaviye başladı ve 20 günde iyileşmeyen kedim bir haftada iyileşti. yani kesin olarak hata var.

komplikasyon vs. malpraktis

bu ikisinin ayırdını sade vatandaş kolay kolay yapamıyor. kedinizin durumunu, verilen tedaviyi vs bilmiyorum. belki siz 2. gittiğiniz veterinere ilk gitmiş olsanız, aynı tedaviyi verecekti. demek istediğim bu.

Ben derim valla. Benim kedimin ameliyatından sonra bir veteriner hayvanın içinde ipek iplik bırakmıştı, iltihap kapıp kist olmuştu hayvanın. Eğer böyle bir ihtimal vardıysa adam gibi eriyen iplik kullansaydı, ekstra masrafı vardıysa da öderdik. Hayvanın sağlığından önemli değil sonuçta. Taşındıktan sonra fark ettim, aynı şehirde olsam adama hayatı zindan edecektim de... Ölüyordu hayvan az kalsın.

malım dörtte biri üvey anneye kalan dörtte üçünü de dört kardeş bölüşür. üvey anne ölürse hakkı kızına kalır.

uvey annenin oz kizina paylastirilmaz bence.

@bohr nasıl faydalanamaz. kocasına kalmaz mı dörtte biri?

üvey anne malın %25'ini alır. öz çocuklar kalan %75'i eşit olarak paylaşır. üvey anne ölürse de hakkı kendi öz çocuğuna (varsa çocuklarına) kalır.

devil iyi aciklamis.

yani özetle 4 tane öz kardeş %75'i paylaşırken, tamamen alakasız bambaşka biri %25'e tek başına çöküyor? adaletine sokayım dünya diyorum.

neden tamamen alakasız biri olsun ki? adamın eşi sonuçta.

soruya ek yapıp kafaları karıştırayım.

peki ya öz anne nerede? ölmüş mü, boşanmış mı? onun herhangi bir pay alma durumu var mı? hatta tarla babanın mı, öz anne ile evli oldukları dönemde mi edinilmiş? bunlar sonucu değiştirir mi?

adam öldüğü an kiminle resmi olarak evli ise mirasçılık hakkı onundur bu sebeple adamın önceden evlenmiş olup olmaması eşin mirasçılığı açısından durumu değiştirmez. Kadının eski eşinden olan kızı eğer baba onu evlat edinmişse mirasçı olabilir. Böyle bir husustan bahsedilmediği için anneye mirasın %25'i diğer 4 çocuğa da eşit oranlarda mirasın %75'i kalır. Boşanma değil ölüm söz konusu olduğu için de malın evlilik birliği içinde edinilip edinilmediğinin bir önemi yoktur.

son çıkan kanuna göre evliyken edinilen mallar eşit olarak paylaştırılıyor eşler arasında boşanma durumunda. daha önceki eşten boşanıldıysa çocukları arıza çıkarıp, geçmişe dönük dava çıkarıp annelerinin hakkını da iddia edebilirler. malın ilk evlilik zamanında alındığı ispat edilip de dava kazanılırsa yarısı eski eşe geçebilir. bu durumda miras kalan miktar azalır ama dağılım baba tarafından aynı olur. buna ek olarak öz anne tarafından da pay kazanır çocuklar.

ölme durumunda ne olur bilemedim ama. bu senaryo orada da geçerli olabilir, ama etki etmeyebilir de ölüm durumunda. zaten tüm bunlar benim mantık yürütmem.

Olen adam kadinin (esinin) kizini evlat edinmemis. Tarla olen adamin uzerine. 4 cocuga yuzde 75 dusuyor. Kadin olurse uvey kiza nasil yuzde 25 kaliyor amk? Harbiden adaletine sokayim.

Babadan sonra kadında ölürse %25 5 çocuğa birden kalır yani üvey kız %25' in 5 te 1 ini alır

Shining

(bkz: lost highway)

silet house

shutter island

rosemary's baby'yi izlemelisin. 67 ama pek eski gibi hissettirmiyor.

Das experiment
Funny games

Stay

1408

kaç git. tüm şansını dene. almanca öğren. hiç olmadı geri dönersin bi dilin olur fazladan.

varsa oralara yerleşme şansın git yerleş. yerleşemicek olsan da git

durma git.

git, beni de al.

@mula avusturyayla karistirmis :)

baldur, sozum sana. ne duruyorsun halen? kos.

imkanım olsa 1 dakika düşünmem.

kaç kurtar kendini:) zor gelecek belki ama ileride kıymetini anlarsın bence.

Yas guzel yas, memleket hasretini cok cekmem ben yilda bi gelsem yeter dersen kop git. Hasret cekerim ben gardas anadolu cocuguyum dersen aya git daha yakin. Umarim vize konusunda sorun cikmaz zira 2 kere turist vizesi vermeyi reddettiler bana. Elim yuzum de duzgundur aslinda. Bol sans.

git tabii ki durduğun hata! avustralya ile yeni zelanda arasındaki mütekabiliyet ilişkisi de süper zaten, istersen gidip orada da çalışabilirsin diye biliyorum ben.. sanırsam gözüme toz kaçtı /:

koşarak git alırlarsa. benzin olmuş 5TL, toplu taşıma desen malum ne yapıcan buralarda. kaç kurtar kendini

git lan git git git. benim facebookta avustralyalı bi paramedik var, adam her allahın günü bahçesindeki farklı bi hayvanın fotoğrafını çekiyor, evi şahane, manzarası kral. her tarafta kanguru var lan. daha ne?

arkana bakmadan git.

sv1.piclect.com

kaç kurtar kendini amk

yaşın gençken şansını dene. olursa iyi olur, olmazsa "en azından denedim" dersin.
30 yaşından sonra çok arayacaksın bu fırsatları.

git, yüksek lisans yap. o arada iş ara, baktın iş yok sana gurbetçi olarak dönersin mis gibi yüksek lisansınla. ama tabi ki oraya alışıp dönmeyeceksin. yine de b planı olarak yazdım

beni tanıdılar sen kaç...
ben de gelim hatta :D

Cevaplara bak, sanki 2020 yilinda sormusum soruyu;)

yalnız sana ta o zamandan cevap vermişim yıllar sonra ben de gidip 1,5 yıl kaldım döndüm sdkjfs

böyle bir yanıt verdiğimi hiç hatırlamıyordum. hortlattığın için sağ ol :D

@baldur, son durum nedir. nasıl bir tecrübe oldu?

1 yil degil de birkac yil sonra bir iki saatte kapaniyor olur muhtemelen.

degistirilemez demistim ama degistirilebiliyormus sanirim.

2008den beri kullanılan iphone bile birgün idare ediyor.

bataryası,tuşları,ekranı herşeyi değişebiliyor.

Yeni batarya alamayacaksın servise gidecek orada yeni batarya istediğini belirteceksin onlar takacak.

ömrü o kadar kısa değildir merak etme. ama 3D uygulama ve internet gibi şarjı hızlı tüketen şeyler batarya ömrünü de etkiler. batarya bir anda bitmez. hücreler yavaş yavaş ölür ve şarj süresi azalmaya başlar. belli bir seviyeden sonra zaten değiştirme ihtiyacı duyarsınız. yedek bir batarya alarak taktırmanız ya da ben uğraşır, açar değiştiririm derseniz takmanız gerekir.

youtube'da nasıl değiştirilebileceği konusunda bir çok video bulabilirsiniz. ama riske girmeyi sevmiyorum diyorsanız bir telefoncuya 20 tl falan bayılabilirsiniz.

bence hic yikamasan da olur ya. 30 yilda bir diyeyim.

Maliyetli olur, çok yer kaplar, çok özellikli formalar değilse (maçta giyilmiş, imzalı, özel seri vs) anlamsız olur (15 tane birden)

Ekstra bir şey yapmaya gerek yok.
Yıkamaya gerek yok.

into the wild

into the wild

bu saatte into the wild. digerini gunduz ayik kafayla izle.

incendies tam gece filmidir yahu. ruhunu karartacak, uyuyunca da geçer işte. gündüz vakti izlersen -üslubu bağışla- mal mal dolanırsın etrafta.

www.ntvmsnbc.com

800-1000 arasi sanirim

anladım, peki teşekkür ederim.

bu fiyatlardan farklı fiyat gören duyan?

16 vuruş uzunluğunda bağırıyorlar. O da parçanın hızına göre yaklaşık 10 saniye falan ediyor.

bazilari ise en uzun cile diye bagiranin en iyi sarki yorumcusu oldugu hissiyatina kapilarak buyuk bir yanilgi icerisine giriyorlar. tasvip etmiyoruz.

ateist bir arkadaşı var bizim sitede. adam allaha inanmıyorum cinlere mi inanacağım diyor. bir de hiçbir kayıt kuyut yok cinlerin varlığına dair.

bana bir cin göster, ona da sana da bir bira ısmarlayıp sonra da imana geleyim. nasıl bir gerçeklik algın var be?

evet sevgili ateist arkadaşlar. noel babaya inanıyor, yıl başında hediyeleri kapıyorsunuz da, allaha mı inanmıyorsunuz?

abi tanrıya inanmayan insanların cinlerin varlığına inanabileceğini gerçekten bir an için düşünebildin mi? harry potter ne kadar gerçekse cinler de o kadar gerçek bizim için. melek, peri, cin, noel baba, tanrı, allah, zeus, tengri yok hiçbiri, masal.

çelişki yakalayacağım diye kendini bu kadar şebek durumuna düşüreceğine ateistlerin cinlerin olup olmadığına dair inancını araştırsaydın iyiydi. cinler de bizce yok güzel kardeşim.

ben bir ateist olarak cinlere inaniyorum. cin ali cok saygi duydugum bir cindir. cin ayse ise onun kulu ve elcin canselidir. ayse ali'nin kaburga dolmasindan turetilmistir.

insanlari ve dunya uzerinde bulunan diger tum canlilari allahin varligina kanit olarak gormeyen birinden, cinleri allahin varligina kanit olarak gormesini mi bekliyorsunuz?

cinlerin var olmasi veya olmamasi tamamen diger boyutlarla, insan algisinin sinirlariyla, beyin fonksiyonlariyla alakali konulardir, allahi neden bu ise karistiriyorsunuz?

baska boyutlar, paralel evrenler, kara delikler, paranormal olaylar ateyislerin en sevdigi eglenceli konulardandir, allahin varligini kanitlamaktan da en az kuantum fizigi kadar uzaktir. saygilar.

bu tarz, insanoğlunun( ya da tamamının) normal hayatında algılayamadığı, kolay kolay karşılaşmadığı bir varlıktan kuran' da hatta kutsal kitaplarda bahsediliyor oluşu çok büyük bi kanıt, önemli bir durum değil midir? bence öyledir. herhangi bir ön yargım yoktu. sadece merak ettiğim için sordum. ateist arkadaşların cinlere de inanmaması, inanan biri olarak benim imanımı kuvvetlendirir açıkçası. cinlere inanıp, allaha inanmamaları daha fazla akıl kurcalayabilirdi.

olup olmamaları konusuna olan inanç; insanın hayatında bu tarz olaylarla, bu tarz kişilere karşılaşıp karşılaşmamasına bağlı sanırım. onun da herkesin başına gelip gelmemesi hatta direk cinlerle muhatap olup olmamak allahın bir hikmeti olabilir. cinlerin olup olmadığıyla ilgili en fazla gogıllayarak, biraz araştırarak neler olmuş, olmamış göz atılabilir. biraz merak duymakla alakalı açıkçası:)

@ freya;kur'anda da tam da söz ettiğinizden bahsediliyor zaten. insanoğlu belli bir yere kadar algılayabilir. aynı dünyayı paylaştığımız, kulluk etme amacıyla yaratılmış, bize göre soyut diğer bir varlığı tam olarak algılayamazken çok daha fazlasını algılayabilmek zaten çok kolay olmamalı. onun için inanç zaten, diğer türlüsü gerçek olurdu. teşekkürler:)

aklıma yeni gelen edit: varlıkları konusunda; cinlere hükmeden peygamber olarak da nam salan hz. süleyman' ın hayatı okunabilir belki. biraz fikir verebilir.

hala rivayetleri kanıt olarak sunuyorsun yea. cinlerle iletişime geçmeye bir isim vermişler zamanında, şizofreni mi ne diyorlar, yanlış hatırlamıyorsam. duymuşundur. damardan yeterince lityum alınca bazı cinler görünmez oluyor. arada bir gözlem için psikiyatri kliniklerine uğra. ortaya saldıkları deliler genellikle zararsızdır.

@kargn genelde cin gördüğünü iddia eden insanlar aynı şekilde tanımlıyorlar gördükleri varlığı birbirlerinden bağımsız olarak. bundan haberin var mı bilmiyorum. hatta bazı hadislerde var sanırım görünüşleriyle ilgili tam emin değilim, onunla da uyumlu tarif ettikleri. şizofreni konusu tabi ki apayrı. bilinçaltının yarattığı herhangi bir şeyi görüp, onu herhangi bir şey sanabilirler.

genelde ufo gören insanlar da aynı şeyleri tarif ediyorlar. tarihine baktığında ise görsel efektlerdeki gelişmeyle paralel bir ufo evrimi görüyorsun.

cinlerin tarifini yapan din kültürü hocalarından tut pek çok yerde bu yaratıklarla ilgili pek çok rivayet okuyor ve dinliyoruz. (ben müslümanken bunları epey dinlemiştim) cinler konusunda fikir birliği var, islamda resim gibi tasvirler yasak. cinlerin evrimini göremeyebiliriz, ciddi resimler günahtır bunu çizen gayrımüslimdir diyerek kolaylıkla reddedilebilir.

sözel betimlemeye de girmediğin sürece inançlı bir insanın cin gördüğü iddiasından nesnel veri çıkartmak imkansıza yakın.

şunu ekleyeyim:
www.youtube.com
shermer bunu carl sagandan esinlenerek hazırlamış.

Sallamış amk hamile kalmış olsa bile ortada henüz çocuk yok 30 günde be çocuğu belki de birileri kandırıp parasını almıştır

1 aylık hamileyken çocuk aldırılabilir? zaten şüphelendiyse kan testiyle gayet kolay anlaşılabilir hamile olup olmadığı...

e tamam direkt hamile kaliyor. bir ay sonra da aldirmistir cocugu kurtajla. zaten 2 bucuk aydan sonra aldiramiyorsun ki. ne bekliyorsun 4 ay falan mi?

Embriyonun biraz olgunlasmasini bekliyorlar tamamen alindigindan emin olmak icin. 5. 6. hafta gibi bi sure ideali. Yaptirmis olabilir de. Niye sallasin bu gurur duyulacak bi sey mi ki atiyo olsun

Çocuk aldırmak denince aklınıza 6-7 aylık, 25 cm'lik bebeği aldırmak gelmesin. "hamileliği sonlandırmak" gelsin. İlaçla bile olabilir.

Siz de salliyor musunuz acaba bir arkadasim diyerek, sizin sevgiliniz olmasin? :) ogrendigi gibi aldirmis olabilir imkansiz degil bence.

neden olmasın pek tabi olur. ilişkiden 7 gün sonra embriyo rahme yerleşir 48-72 saat saonra b-hcg düzeyi yükselir. olayların farkında ise daha bu sürede etki eden ilaçlar var kullanmıştır hop junior arkdaş düşmüştür.

Kan testinde cok kisa sure ocinde belli oluyor kesin olarak ve sonra hooop bebiş aldirilabiliyor

4 hafta önce hamile kaldıysa, hamilelik bir önceki regl tarihinden hesaplandığı için yaklaşık 6 haftalık oluyor ki çocuk aldırmak için normal bir süre. Hatta genelde 6 haftadan önce kürtajı tercih etmiyor doktorlar.

(bkz: my left foot)

guzel bi hayat mucadelesi.

Kız kardeşimin hikayesi

kitabı daha güzel o filmin. neyse. bence titanik :(

hala bir şey seçemediyseniz mommo kız kardeşim diyorum. ama sonra yok ben verem oldum yok ben kanser oldum diye şikayet etmeyin

(bkz: mar adentro)

çağan ırmak filmleri.

bir de şu var eksiduyu.ru

remember me

the fall'da çok ağlamıştım ben, eheh.

bir de hotaru no haka. herkes hayatında bir kere izlemeli bu animeyi.

black. digerlerinin hepsini izledim black kadar huzunlendirmedi.
i am sam de olabilir.

jagten dün izledim ve ağlamaklı oldum evet ama zaten bu üstteki filmlerin hepsinden daha güzel film

(bkz: 50/50)

odun bir insan olarak finding neverland'de baya bi aglamistim nedense

duyuruna cevap olmayacak ama muazzez ilmiye cig'in "kuran incil ve tevrat'in sumerdeki kokeni'ni okumani tavsiye ederim. bu da ilgini cekerdi.

the evolution of god var aklima gelen. bir de campbell'in masks of god serisi var, 4 cilt.

dinler tarihini anlatan herhangi bir kitap olabilir bahsettiğin.
sembollerin benzerliğiyle ilgili adı "kayıp kıta mu ve sembolleri" gibi bişy de vardı, konuyla doğrudan ilgili olmamakla birlikte.

(bkz: ezoterik batıni doktrinler tarihi )

www.google.com.tr

belki

Fotografi mi soruyorsunuz yoksa tablolarin tarzini mi?
Fotograf ise kolaj, resim ise barok portraits diyebilirim

bu ve benzer resimler arıyorum. direk böyle örnekler bile bulsam pek süper olur.

Zaten siyah beyaz ve oldukça büyük bir fotoğraf bu. Tişört için de baskıya çok uygun fakat bence altına adını da yazın. Daha büyük bir boyuta resize edip kaydederseniz pikselize olmaz, hatta bu şekilde baskıya götürseniz bile istediğiniz boyutta sorunsuzca basılır.

İsminin yazılması +1

bu foto 365 x 421, yeterli olur diyorsunuz yani?

ismini kesinlikle yazacağım, bir de beyaz üzeri siyah mı yoksa siyah üzeri beyaz mı yapsam karar veremedim, hangisi daha etkili olur acaba...

Beyaz üzeri siyah daha etkili.

Şundan bahsediyorum, bu resim büyütülse bile bozulmaz, büyütüp sizin için upload edeyim. Beyaz üzerine siyah daha anlaşılır ve dikkat çekici olur.

i41.tinypic.com

(işyeri bağlantısından sadece tinypic açılıyor)

Edit: Çok pardon ya beyaz üzeri siyah demeye çalışırken tersini söylemiştim, editledim şimdi. Hep tezahuratlardan yapıştı bunlar dilimize

beyaz uzeri siyah.

www.dropbox.com

Resmi büyütüp biraz temizledim, işini görür umarım.

bu olaya hala şekil niyetiyle bakmak da neyin kafası bilemiyorum.

barry white, çok güzel bir düşünce tebrik ederim. ali unutulmayacak.

tinypic.com şöyle birşey oldu... yardımcı olan dostlara teşekkürler. köstek olan bok atan arkadaşlar da kendi istedikleri bir t-shirt ile çıkıp gezebilirler.

çok güzel düşünmüşsünüz. avrasya maratonunda giyecekseniz adını bir de sırtınıza yazsanız forma gibi olur, daha çok kişi tarafından da görülür okunur. fikir tabi benimki, güzel olmaz belki de.

karma için 500 entry lazım, ispiyon yeni yazarlara verilmiyor. mesaj atıp isteyebiliyorsunuz.

500 entryim var zaten. kimden isteyebilirim ayrıca yeni yazar da sayılmam 2 küsür yıl oldu

ispiyon butonu sadece yalakalara veriliyor diye biliyorum.

moderatörlerin hiç biriyle tanışıklığım yok, muhabbetim de yok ama ispiyon yetkim var? nereden çıkartıyorsunuz yalakalara verildiğini?

ispiyon yetkim bana 1000 entry girdiğimde verilmişti yanlış hatırlamıyorsam karmamla birlikte

karman olması için yanlış bilmiyorsam eğer yazdıklarından birçoğunun beğenilmesi gerekiyor kendimden örnek vermem gerekirse 1964 entry girdisinin 1485i en beğenilenlerde karmam aklıselim. ama karmam düştü çünkü bir dönem yazdığım kadar yazmıyorum ilgilenmiyorum sözlükle. bu benim bildiğim tabi, karma konusunda çok net bilgi sahibi değilim

karmanın beğenilme ile ilgisi yok.
entrylerinin oylanması ile ilgisi var.
yani troll olup hiçbir enrtry in beğenilmese de karman olur.

eskiden eksi karmalar da vardi. artik olmadigi icin troll olunca 500 entrye sahip olsan da bir karmaya sahip olamiyorsun. yalniz troll olmadigin halde de karman gorunmeyebilir. entrylerinin oylanmasi gerek.
ayrica ispiyon tusu da yeni yazar olup sozlugu pek bilmeyenler habire ispiyonlamasin diye onlar icin kaldirilmis durumda sanirim.

valla benim de 300 tane fala nentrym var, karmam yok ama ispiyon var. 7 yildir yazar olmamla da ilgili olabilir tabi.

malum yerin cevresinde tonlarca var. ama iyisi hangisi diye soracak olursan mudavimleri bilir derim.

istanbullu değilim de hocam ondan sordum. yarın orda olacağım da..

sözlükte alternatif bir iki yer söylenmişti göz attım ben ama denk gelemedim vaktin varsa sözlükte malum yerin başlığına göz atsana

bambi'de yok mu

bambi'de var. hatta güzel de, ben çok yerim :)

Yakacağına geri dönüşüm kutusuna at.

bişey farketmez aslında. Birine hediye de edebilirsin. Birinin o kitabı okuyup dinini inkar edeceğini düşünüyorsan inanış biçimini sorgulamanı öneririm.
Zira;
"allah dileyeni saptırır, dileyeni dosdoğru yola erdirir."(ibrahim/4)(rad/27)

bana ver.

benim vakti zamanında kitaplığımdaki harun yahya kitaplarını, kuran ve incil de dahil bütün din kitaplarını ve dini kitapları geri dönüştürdüğüm gibi sen de geri dönüştür bence. doğaya da katkın olur.

rulo yap.

Başka bir yazarın kişisel düşünceleriyle ve mantık dışı bile olsa en ufak kanıt göstermeden yarattığı dine inanıp bu kitabı kutsal kabul ederek baş tacı yaparken bir başka kitabı bu şekilde değerlendirmek adil değil. Okuyabilirsiniz. Yok eğer "kafamı bulandırıyor saçmasapan" diyorsanız fikre açık bir insana hediye edebilirsiniz.

belki de o düşüncelere kayıtsız inanmanı değil sorgulaman gerektiğini düşündüğü için bırakmışlardır kitabı nitekim de okuyup doğru olduğunu düşündüğün şeye kanaat getirmişsin. kimsenin eline geçmesin, herkes benim inandığım şeye inansın kafası çok yanlış bir kafa herkesin kendi akıl ve iradesi var doğruyu yanlışı ayırt etmek için bütün argümanları okuyup sorgulaması gerek. ayrıca onlara göre de senin düşüncelerin yanlış peki kuran'ı yaksalar ne düşünürdün?

mantık içi veya dışı herhangi bir kanıtla gelemeyen diğer kitaplarla beraber yakabilirsin. ah pardon, şu ağaç, şu gökyüzü... pardon.

kitap yakilir mi la, hic akil yok mu sende? kaldi ki siradan bir kitap da degil. sen okumuyorsan baskasina ver okusun. sonra dinciler soyle boyle denince kiziyorsunuz.

'yaksam daha az saygisizlik olur galiba' derken?

bence hazir yakmisken yazari da yak ki boyle kitaplar yazamasin.

bu troll'ü sarımsaklasak da mı saklasak

yoksa sarımsaklamasak da mı saklasak?

işte sizdeki bu üstü kapalı kibir olduğu müddetçe daha çok ağlamaya devam edeceksiniz duyurumuzun ve sözlüğümüzün güzide insanları sizi. "ama bize saygı gösterülmüyür...!!" diye ağlarken bulduğunuz ilk fırsatta sizin gibi görmeyen ya da düşünmeyen insanları inceden aşağılamak ya da alay etmek için fırsat kolladığınız müddetçe de gitmesini beklediğiniz insanlar asla gitmeyecekler.

aziz dostum sorununa gelince işin içinde kasıt olduğu kanaatindeyim ben. senin yerinde olsam telefon açıp kitabı niye ve nasıl unuttuklarını sorardım sırf kıllığına :) madem senlik işi yok geri dönüşüm fena fikir değil bu arada.

vizyonfilmizle miydi acaba

yok değil ya.

olmaz olmaz korkma. afiyet olsun.

bozulmamistir. babamlar dedemin zamaninda zulaladigi yeni raki'lari iciyorlar. siseyi goreceksin 90'lardan kalma resmen.

Ama kapagi acilmis

bir sene evvel arkadaşın geç de olsa alabildiği ehliyeti kutlarken eldeki iki çay bardağı kadar içilmiş bir senedir kitaplığın dibinde yatan 35'liği çıkardık, yalnız çok içemedik 5-6şar biranın üstüne, iki çay bardağı daha yuvarladım ve sonrasını hatırlamıyorum sabah kalktığımda şişe yoktu, içildiğini de kimse hatırlamıyor. uzun lafın kısası bir şey olmuyor ama yine de riske atmamak lazım. ben çok içmedim ve hala hayattayım.

(bkz: jean christophe grange)

ahmet ümit - beyoğlu rapsodisi

michael palmer-beşinci tüp
michael palmer-25.madde
tess gerritsen-cerrah
keith ablow-psikopat

Eğer klasik polisiye seviyorsanız Ellery Queen-Çin portakalı

ahmet umit'ten kukla da fena degildir.

Georges Simenon - "Kanaldaki Ev", "Küçük Köpekli Adam", "Üç Dul Kavşağı"


Per Wahlöö - "Kamyonet"

Per Mahlöö & Maj Sjöwall - Martin Beck serisi


Donna Leon - "Yaban Ellerde Ölüm", "Medcezir", "İnancın Ölümü"

ahmet ümit - patasana

Glenn meade - seytanin muridi.

Hikayenin onemli bir kismi da yerebatan sarnicinda geciyor.

Favorim Ahmet Ümit- Kavim

Ben gormedim

son 28 sene için konuşuyorum:hayır

kisaca nasa hayir diyor.

lunarscience.nasa.gov

arabistan dışında aynı tarihlerde bunun gerçekleştiğine dair bir kayıt ve de kuyut yok. yorum sizin :(

bolundu sonra yabistirdik biz onu. cok uhu gitti.

hayır. Mümkünatı da yok zaten. Bunun medceziri var bir kere.
(bkz: hz. Muhammed'in ay'ı ikiye bölmesi/@dafaiss)

olmaz,sakın.

Yani düşündüm de, neden olmasın?

Off sucuklu kuru fasülyee.muhteşeem.atma ya boşver.

mantar gitmez...
Mundar olur yemek...

eğer mantar koymazsan bende bi tabak isterim.

kanka bokunu çıkarma.

sucuk gitmez asil. sucuklu kuru fasulye mi olur? sucugu mundar etme bosuna. kuru fasulyeyi de bosver. bak simdi, sucuklari kendi yaginda kavur. bir yandan da domates biber dograyip uzerinde zeytinyagi gezdir. bu ikisini taze firin ekmegiyle ye. fasulyeyi de aldigin yere koy.

Olur, neden olmasın. Öncesinde güzelce kavur ama. Su bırakır mantar, o yüzden önden ne kavuruyorsan onları kavur, fasülye koymadan önce 5-10 dakika mantarları pişir.

sucuklu kuru fasülye duymadın mı hiç dayıoğlu?

Çok açım; anlıyor musunuz ha?

mantar çok güzel bişey ama kuru fasulyeye gitmez :)

neden olmasın. google'a "mantarlı kuru fasülye" yaz zilyon tane tarif çıkıyor. örnek: www.sanabirtarifimvar.com

soruyu okudum ve error verdim.

bacım sen çok yanlış gelmişssin

Senin profilini merak edip girmişse, özellikle dokunmatik telefonda, yanlışlıkla seni takip etmiş olabilir zira follow butonuna elin yanlışlıkla kayıp tıklanması ve farkedilmemesi telefonda oldukça yüksek ihtimal.

Bunun dışında eğer sen aktifsen ve o da aktifse twitterda, yani sen sık sık tweet atıyorsan ve o da sık sık timelineını kontrol ediyorsa senin tweetlerini görmüştür ve takip ettiğinin farkındadır. Eğer sen hiç tweet atmıyorsan ve o da takip ettiklerinin listesini kontrol etmiyorsa arada kaynamış olabilirsin. Umarım anlatabilmişimdir ne demek istediğimi. Bu arada durumdan rahatsızsan blocklayabilme şansın var.

istemistir ama gonul bu ya, simdiye kadar kismet olmamistir. belki icinde bir yerlerde yillardir bunun pismanligini tasiyordu. belki de yalnizca serseri bir dusuncenin pesinden kosup ani yasama cilginliginin getirdigi duygu hezeyaniyla follow tusunu durtuverdi. buna cevap veremem. yoo dostum yoo.

bir daha tuvaletten tabletle duyuru girmesem iyi olacak.


@fuerteventura: ben bu hesabı meslekle ilgili olaylardan haberdar olmak için kullanıyordum, hiç tweet atmadım, hepi topu 3 kişi takip ediyordu, ikisini de tanımıyorum hiç, ne alaka bilmiyorum. şimdi bu pek konuşmadığım kişi de takip edince acaba bir şekilde yanlışlıkla mı oldu, yoksa bile isteye takip mi ediyor onu anlamaya çalıştım. dediğim gibi hiç tweet atmıyorum.
söylediğin mantıklı, aklıma gelmemişti, blocklamaya gerek yok, yazmıyorum zaten.

not: erkeğim.

Tepkisini görmek için bikaç tweet at özellikle onun tweet attığı anda, yani online olduğu anda sende tweet at ve onun seni görmesini sağla bakalım unfollow edecek mi.

3 gün için kestaneyi çizdirme riskine girme bence nolur nolmaz :d

bi insan neden durup dururken 'ben gayim ve çıplak yatıyorum, ona göre gel' der ki? bence niyeti bozmuş bu eleman. yoksa nedir yani.

couchsurfing işinden anlamam ama adam sana özel olarak çıplak yattığından filan bahsetmişse amacı farklı demek ki.

akşam kapısını kapatıp yatmayı planlıyor gibi gelmedi bana.

sen de ona mesaj at, kendi halinde takıldığın sürece benim için sorun değil de. Mesajı alır bence o, üzerine saldıracak hali yok ya.

ben birinde kaldim washington'da. adamin profilini cok incelememistim sadece referanslara gore gittim kaldim. sonra lan neyin nesiymis diye baktim profilinde i'm gay yaziyormus meger. gerci onceden gorseydim bu dusuncemi degistirmezdi ama adamin oyle oldugunu hic hissetmedim bile. sen referanslara guven bence.

vay yavrum çakal carlos a bak, adam yolunu yapıyor.

ya elemanın önceki misafirlerinin yorumları falan çok iyi ama o yorumların sahiplerinin hep sap olması ve diğer iki elemanın, bana seks teklif etti, odada ben varken porno açtı falan yazması bozdu işleri.

buarada ayrı oda yok elemanın odasında kalıyormuş misafirleri. tüm yorumlar olumlu ve misafirler arasında tek tük de olsa hatunlar da olsa gönül rahatlığıyla giderdim. gitmeyim en iyisi.

ahahaha valla porno film gibi. misafirler adamla aynı odada yatıyor.

adam çıplak yatıyor, odada başkaları varken porno seyrediyor ve ilişki teklif ediyor.

sen de yav gitsem mi acaba diye düşünüyorsun :)

@mea maxima culpa

hocam böyle özetleyince baya etkili oldu :d ya ne bileyim laftan anlar efendi efendi takılır belki dedim 40ına varmış adam nerdeyse, öğretmen falan. yine de en temizi hiç uğraşmamak gibi.

başkasını ara. direkt çıplak yatıyorum diyen birisi, misafiri için en azından götüne bi don geçirmeyen birisi iyi bir host olamaz. evet, couchsurfing'de rahatlık söz konusu, ama bu kadar değil.

bir de, hangi şehir?

@letheavendangered şehir münih tam da oktoberfest zamanı olacağı için yer bulmak ciddi sıkıntı. yoksa kim uğraşmak ister böyle tiplerle :D

Cihangir'de bir bodrum katı alma isteğim vardı. İstanbul'un hengamesinin içinde olmayı seviyorum çünkü. Öte yandan dinlenmek için Ardahan'ın Türkgözü'nde bir evim olmasını da isterdim. Türkiye'nin en uç noktalarından biri, yemyeşil, sessiz ve sakin. Bu iki kutupta yaşayabilirim sanırım.

Samsun, deniz,tramvay, sinema

İstanbul olurdu nedeni ise, eğlenmek istediğin zaman seçeneği bol olması..

istanbul'dan baska sehirde yasayamazdim herhalde. istanbul full oyun, digerleri demo gibi gelir bana hep. orada yasayanlari kiskanirdim.

odemezsiniz buyuk ihtimalle. bende hgs var surkli otuyor alarm ama dusuyorlar sonradan cezayi.

ödemezsin. babama da çok oluyordu. Bir yerlere bir şeyler. söylüyordu, ödemiyordu.

9 kere kaçak geçme hakkı var. Ceza odemezsiniz.

güya novaljin

güya kullanırım.. ama dalga geçme amaçlı abartılı şekilde göya da denir

novaljin

Güya, Novaljin.

Ha bir de "major" kelimesini telaffuz edemiyorum ben, Duyuru'dakiler nasıl okuyor arada onu da cevaplasınlar madem.

Edit: Doğru okuduğum halde alaylara maruz kalmışım o halde. Teşekkürler inawen.

güya novaljin

mübalağa için; ö sesini uzatarak gööya.

@ g man

aslı majördür.

majör diye okunur.

goya ve novalcin dogrulari aslinda.

güya novaljin

arz ederim.

güya, novalgin.

Real Madrid al sen de. sürekli m.united ile oynuyordum ben de r.m. rakibe karşı, çoğunlukla kaybediyordum. r.m. almaya başladım maçlar ortada;)

ben arsenalciyim. walcota ancak faul yapılıyor. yoksa durdurulamaz elimde :)

ara pasla gol yememek icin yapman gereken seyi soyluyorum:

sag analog cubugu ile en gerideki oyuncunu secip geriye dogru kosturuyorsun. rakibin ara pasini verince benzema topla bulustugu anda basip aliyorsun.

bu kadar.

arkaya çok arapas geçirmemek için "long pass" taktiğiyle oynayabilirsin. defans çizgini geride kurar. kontra atak yerken daha az zorlanırsın.

karşıdaki elemanı ezberledikten sonra pas arası yapmaya çalış r2 ile. atak için de sağ analog ile adam kaçırmayı öğren ve kanattan yerden orta opsiyonunu bol bol kullan.

takım olarak da bayern münih olabilir. man utd. olabilir.

mum yakın, kokulu olursa daha da iyi.

genel koku giderici yöntemler: cezveye bir miktar türk kahvesi döküp kavur, dumanını muttakta gezdir.

ya da cezveye biraz çamaşır yumuşatıcısı koy, kısık ateşe koy. çok güzel kokusunu veriyor. bu seçenek daha iyi bence.

dememe gerek yok heralde, camları da aç tabii.

Bir gözel duş alıyorsun, oh mis

bu kadar fazla kizartmazsan koku biraz daha azalir. yakmissin beabi.

burger da çalışırken leş gibi yağ kokardım be yıkan yıkan geçmezdi

Çevreye sıçrayan yağlar damlaları kokuyor.ocağı güzelce silin.parçalarını yıkayın.fayansları yerleri silin.bişeycik kalmıycak.

beyazit'a bi bakmak lazim derim. varsa orada vardir.

tesekkurler!

motor sesi yakitla neden azalsin ki abi? azaliyorsa yakit daha kotudur bence. motor sesinin bir kismi patlamalardan gelir. patlamalarin sesi azalirsa benzin cok iyi yanmiyor demektir diye bir duz mantik kurarim ben. boyle bir sey yok ama bence baska bir sebebi vardir.

shell in katkılı yakıtlarında ben de gözlemliyorum bunu.

@bohr> ses azalması vuruntunun azaldığına da işarettir.

normal sartlarda bir problem olmadan ses yapacak kadar vuruntu olmaz ki. bu arada katkili yakitlar araba cok eski ve iyice hurda olmadan pek tavsiye edilmezler muhendisler tarafindan. bu bir pazarlama hilesidir.

biz imza diye bişey var sanıyoruz, oysa imza kendi el yazını kanıtladığın düz yazıdır. tuğra kafasında ilerliyoruz hala.

bibip: her yer başbakan.

imza zaten ismin el yazısıyla yazılmasıdır asıl olarak. ben öyle yapıyorum millet alay ediyor.

(bkz: imza)
(bkz: paraf)

kriminal.iem.gov.tr

"İMZA NEDİR ve NASIL ATILMALIDIR?

İmza “Bir kimsenin, bir yazının altına bu yazıyı yazdığını veya onayladığını belirtmek için; her zaman, aynı biçimde yazdığı ad ve işaret” olarak tanımlanır. Bu tanımdan imzanın; onaylama fonksiyonunun bulunduğu, her zaman aynı biçimde atılması ve adın yazılması şekliyle oluşturulması gerektiği anlaşılmaktadır. Oysa ülkemizde halen büyük çoğunluğun kullanmakta olduğu imzaların el yazısı karakterlerini içermeyen, bazı şekil ve çizgilerden oluştuğu ve bunlardan önemli bir bölümünün ise herkes tarafından oluşturulabilecek nitelikte basit el hareketlerinden ibaret olduğu bir gerçektir.
Adli grafoloji biliminin, imzaların kişiye aidiyeti bakımından çoğu zaman bir sonuca ulaşamadığı vakalar, bu tür el yazısı karakterlerini içermeyen ve basit tarzda atılmış olan imzaların incelenmesini gerektiren vakalardır.
Okuma yazma bilen her birey, mutlak surette ya adı ve soyadının tamamını, ya adının baş harfi ve soyadının tamamını yada adının tamamını ve soyadının baş harfini içerecek şekilde, el yazısı karakterlerinden oluşan ve taklidi zorlaştıran kişiye has karakteristik unsurlar içeren bir imzayı benimsemeli ve kullanmalıdır. Yalnızca basit çizgisel hareketlerden oluşan bir imza kullanmak yerine ad ve soyadın yazılması dahi çok daha güvenli olacaktır.


İmzanın tüm özelliklerini havi ve gerçek anlamda örnek teşkil edebilecek imza, Mustafa Kemal Atatürk' ün imzasıdır. Atatürk, imzasında ön adının baş harfini ve soyadının tamamını el yazısı karakterleriyle oluşturmuş, "t" harflerinin üzerinden geçen tek bir hat ve imzasının son bölümündeki "k" harfinin karakteristik tersimi ile imzasının kişiye has özelliklerini belirlemiştir.


İmzanın tanımında bahsi geçen işaret terimi, imza yerine geçen “mühür” veya “bastırılan parmak” anlamındadır. İmza atmaya muktedir olmayan kişinin, imza yerine kullandığı el yapısı cismin bıraktığı izdir. İngilizce' de imza, “SIGN" (işaret, alamet, belirti, iz) şeklinde ön tanımlama ile tanımlanmakta ise de; imzanın asıl tanımlanması “SIGN MANUAL" (El yazısı imza) şeklinde vurgulanmaktadır.

Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, gerek ticari ve gerekse resmi tüm işlemlerde onayımızın bulunduğu anlamına gelen imzanın, mutlak surette tanıma uygun bir şekilde atılması imza sahibinin menfaatini koruyacağı gibi muhatabın da haklarını güvence altına alacaktır. El yazısı karakterlerinden oluşmayan ve basit çizgilerden oluşan imzanın taklidi kolaydır ve kimin tarafından atıldığını belirlemek her zaman mümkün olamamaktadır. Kurumlar yada kişiler bu tarzda imza atan kimselerin mutlaka ad ve soyadlarını da imzanın yanına yazdırmalıdırlar. Böylece daha sonradan inkar edilmesi halinde imzanın ve el yazısının kime ait olduğunun belirlenmesi ve zararın tazmini çok daha kolay olacaktır."

ad/soyad en dogrusuymus, millet (tayyip dahil) yanlis biliyormus.

@baldur, aynen yahu benimle de alay ediliyor sırf bu yüzden.

ben sadece ismimi yaziyorum el yazisiyla.

imza ismin el yazısı ile yazılmasına verilen addır. adın ilk harfi, soyadının tamamı yazılırsa hem kısa hem şekilli oluyür.

bende herkes gibi eskiden salak saçma karalama yapardım,taa liseden kalma. saçma bir şekil.

ama ne yazık ki her seferinde farklı bir şekil çıkar kendi imzamı bile taklit edemezdim :p

birgün farklı bir şubeden bankadaki paramı çekmem gerekti, ulan imzayı atarım atarım banka çalışanları kendi ekranlarındaki imza ile karşılaştırıyorlar imza tutmuyor :)

kendi paramı almak için baya bir çaba sarf ettim.

sonra ezelden beri olan bu eşşekliğe bir son vermek için notere gidip imza sirkürü çıkarttım adım ve soyadım şeklinde, gerekli yerlerede bu yeni sirkürlerden verdim. yıllardır da sorun yaşamıyorum.

zaten banka olsun noter olsun ciddi bir iş yaptığınızda asla sadece imza (karalama) kabul etmezler, isim ve soyisimde yazdırırlar size.

yani isim soy isim yazmadan yaptığınız karalamalar hiç bir ciddi kurum ve kuruluşda işe yaramaz, boşuna zaman ve mürekkep kaybı aslında.

anlik cok yuksek ivmelerde ic organlar hasar gorur, beyin sarsilir vs... bu sadece orada degil baska yerlerde de dusunulen bir olay. misal roller coaster'lar.
yani soyle dusun, arabayi 200km ile giderken hic kaydirmadan bir salisede durdurabilsek ve biz de arabada hareketsiz olsak, ic organlarimiz sahip oldugu potansiyel enerjiyle birbirinden ayrilirdi. beynimiz kafatasimiza baski falan yapardi. kalbimiz midemize duserdi.

şöyle diyeyim, çoğu kazada emniyet kemeri çok sıkı olup ani frende kafanın ağırlığıyla boyun kırılarak adam ölüyor. Emniyet kemeri olmazsa da çoğu durumda sürücü pencereden fırlayabiliyor.

bunun için emniyet kemerleri stopper ile üretiliyor. dikkat edersen ani bir çekme durumunda yaklaşık 5 cm esnedikten sonra duruyor. bu da ani durumu bir nebze yavaşlatıyor.

hareketsiz bırakmak da hareketli bırakmak da anlamsız yani. senin hareketi engelleyen bir şeye değil hareketi "emen" bir şeye ihtiyacın olur ki bu da bizi şuna getiriyor...

"airbag"

Yamulmuyorsam böyle bir şey var. Kaynak şimdilik götüm.

formula 1 araçlarının kokpitleri de benzer bir yapıda. hatta 2007 kanada gp'de çok kötü bir kaza yapan robert kubica'nın hayatta kalabilmesinde de büyük payı var bunun.

tarantino'nun filminde vardı bu. bir şey proof.

www.youtube.com

buradaki sadece carpan disliler degil tüm dislerin bozulma nedeni de hayvani yüksek g ler.

kisaca bahsettiginiz teoride fikir verebilecek, trafik kazalarindaki yaralanmayi azaltacak bir sey ama maliyeti dolayisi ile yapilmaz su anda.

otomobil sirketleri bile herhangi sorun ciktiginda arac toplatmak ile hic bir sey yapmama secimlerini ödeyecekleri potansiyel mahkeme ve tazminat masrafi ile cagirma masrafini karsilastirarak veriyorlar.

hatta burada bir yöntemi var bunun.

www.youtube.com

ralli arabalarında filan çelik kafes kullanılıyor.

rahatsız bir koltuk, bir kaç demir profil yanlarda tavanda vs vede sağlı sollu emniyet kemeri.

ama amaç belli zaten ralli yapmak, hız yapmak. günlük kullanımda zor ve sıkıcı olur.

hiç hasar almayan kabin veya araç işi mantıklı değil, arkadaşalr anlatmışlar ani durmalar organların o ivmeyle hasar alacağı vs.

bize lazım olan kesinlikle emniyet kemeri takmak ve airbag, ha birde ortalama 100-120 km hızları geçmemek.

çünkü yanlış hatırlamıyorsam bizim aracımız çok sağlam demek için milyarlarca dolar harcanıp arge yapılıp ve araçlara onay almak için ilgili kurumların uyguladığı testler 50 mil yada 60 mil hızlarda yapılıyordu, kısa bir google aramasıyla sonuca ulaşılabilir. (amma düşük cümle oldu lan.)

önemli olan sizin araçtaki güvenlik ekipmanlarını kullanmanız ve aracın iyi darbe emmesidir.

hani ortalıkta geyikler vardır, "hacı o araba kağıt amk geçen yolda gördüm kaza yapmıştı önü konpile dağılmış, halbuki bizim brodway bile taş gibi geçen bi bmw ye vurdum bmw nin arka dağıldı bizde birşey yok"

hah işte aslında kazada sağlam kalan araba dandik arabadır, kendi sağlam kalır ama içindekilere zarar verir.

kazada bilinçli bir şekilde darbeyi emip dağılan araba ise sağlam arabadır, kendi dağılır ama içindekileri korur.

yoksa her arabayı tank gibi sağlam üretmek hiçde zor değil, demirin kilosu kaç para?

hızlı giderken çarptığında vücudun hiç kıpırdamasa beynin kafa tasına çarparak ön lobunu dağıtır. yani olması gereken şey düşük ivmeli yavaşlama. yukarıda bahsedildiği gibi arabaların eski evladiyelik ford'lar gibi olmak yerine en ufak çarpışmada katlanma sebebi maliyetten daha çok güvenlik. tabi takla vs gibi durumlarda tavanın ezilmemesi vs için iç kafes koyuluyor yarış arabalarında ama standart bir arabaya bunu koymak çok maliyetli ve ağırlığı arttırdığı için daha güçlü motor gerektirir.

airbnb var ama o tam olarak ayni konseptte degil. belki onu soruyorsundur.

hospitalityclub.org

www.bewelcome.org

www.wayn.com

dostum kapıya monte etmelik alma. çok sağlam hayal kırıklığı oluyor. tam oturmuyor.

pampa koridora alıcam, 140 cm yeter diye düşünüyordum da nasıl oturmuyor? ne alayım o zaman :D

kapiya gayet oluyor. beceremeyenlerden tavsiye alma.

2 yıldır kapıda bunlardan var. 120 kiloluk basketçi arkadaş da denedi. taş gibi. gram oynama yok. kenardaki parçaların vidalı olmasına dikkat et. vidalı alırsan daha sağlam olur.

hacı sen bundan alma bence. monteli olmayan direk kapıya üstten geçirmeli var, onu araştır. bunlarda kapıya tam oturmazsa yazık olur.

abi kapıya almayacağım zaten. kapılar amerikan kapı iki güne mokoko olur. koridora alacağım.

Kadınsan inşaat yazma. Ben öle bi hata yaptım ne yazık ki :(

itu insaat maslak'ta makine gumussuyu'nda. ben bu kadar kararsiz olsaydim bu sebepten makine'yi secerdim.

İnşaat

makina daha zordur ama çalışma alanı çooook geniştir. ders planlarına aç bak sis.itu.edu.tr den hangid ersler hoşuna gidiyorsa onu yaz

Makina kesinlikle. Çok net makina.

biri gizlice video izliyor olabilir. ya da whatsapp'ten 1 milyon tane falan fotograf aliyorsundur.

ayarlara gir veri kullanımı diye bi seçenek var oraya gir. oradan bakabilirsin nereye kullanmış interneti.

edit: "uploadlar da (dropbox falan) kapalı." yazmış en başından.

dropbox?

Dropbox ya da Google+ gibi fotoğraf çekince otomatik upload yapan bir uygulama olabilir mi?

hmm baktım evet bu olay nexus'ta da vardı. diğer appler gayet düşük de, google play store 450mb yemiş, ilginç valla.

telefona ilk appleri wi-fiden yükledim diye hatırlıyorum ama yanlış mı hatırlıyorum yoksa ne. başka bir açıklama gelmiyor aklıma.

Sık güncellenen uygulamalar varsa onlar da kotayı kullanıyor olabilir, uygulamaları sadece Wi-Fi'dan güncelle diye bir seçenek var, onu aktif hale getirebilirsiniz.

i ih, olmuyor. iphone ve ipad yalnizca sanirim.

sanırımları kabul etmiyorum. ama sanırımlara da teşekkürler. yine de sanmayıp emin olan olsa daha iyi.

macbook'un olmadigina eminim. ipod var mi yok mu ondan emin degildim.

ipod ipad iphone hepsinde çalışıyo da demek mac yok. ah benim oğlan ah. bulaştırdı başıma bi dert. teşekkürler

oralarda ispark var ama sansliysan bulursun ancak yol kenarinda. otopark falan var gumussuyu'nda bir suru. bulursun bi yer ya her turlu.

akm'nin hemen arkasında otopark var. bir 5 dk yürürsün itü'ye oradan.

askeri hastaneden sap, biraz ilerde katlı otopark da var

mekatronigin patladigini kim soyledi sana?

tamam mekatronik patlamadı ya valla sadece sıralamda puanları falan düştü abi yapmayın basbaya patladı

bölümden bagimsiz, her bölümden iyi adamda tirt adamda cikar, b bölüm iyidir bu bölüm fiss olayi yok yani.

akilli adama enerji sis. müh. de iyidir, sanat tarihinde de kariyerin mina koyar, gider akilli adam sümeroloji okur sothebys e girer uzman olur gene kariyerin mina kor.

su "aagggbiii bu bölüm bommbaaa, senin bölüm tirt lan" geyigini gecin yahu. isletme tirt diye diye bokunu cikardilar, alin bakin bogazici isletmeden cikanlar nerelere gelmisler.

birah allasen ya.

@serabetan o konuda inanılmaz halısın ben sadece plansız sekilde acılıyo kaç unide var neredeyse ilk mezunları aynı sene verilecek arada bi mühendsilik yoğsam sorun değil yani akıllı adam her sey yapar

avant garde oncu demek, progresif yenilikci. yani progresif olmasi onun avant garde olmasi anlamina gelmez. avant garde arkasinda bir akim olusturur. progresifin boyle bir olayi olmak zorunda degildir.

Yoktur.

yoktur, evde deneme. dışarıda yaparsan daha ideal sonuçlar alırsın.

yoktur gerekte yoktur

alenen yaparsan dini değerlere hakaretten gidersin. ama önce evin kurşunlanıp ölürsün, ayrı.

alenen yaparsan da hukuken bir problem olmaz. olmamali yani. aslinda teoride sokakta icki icmek de yasak degil. hatta taksimde eylem yapmak da.
you know what i mean?

kuran yırttıktan sonra müminlerin arasında "ben kuran yırttım heeelooyoyolele" diye yıldız tilbe dansı yapmadıkça sorun olacağını zannetmiyorum.

yok, amerikan askerleri incirlik'te yırttılar, hükümetten kimse gık bile demedi.

burda "yoktur huloog" diyenlere bakma muhakkak vardir.

edit: bi de bilmiyorsaniz yorum yapmayin amk. he yoktur he.

www.turkhukuksitesi.com

Kutsal değerlere saldırı bilmem ne gibi bir şey yok muydu ya, sanki geçen Berna Laçin Mekke'ye pis şehir dedi diye bir şeyler olmuştu.

Nasil yok?

olmamasi gerekir ama oyle bir durumda adami yaptirimsiz birakmaz bu devlet. illa ki icat eder bir kilif, dusmanliga davet der, degerlere saldiri der, paketler alir iceri.

iphone'un (diger telefonlari bilmiyorum) dil kisminda klavye dillerine emoji diye bir seyi ekliyorsun. sonra onlari kullaniyorsun. halihazirda mevcut zaten.

android'te, hangout'taki simgeleri kopyalayarak instagram'da kullanabiliyorsun. ancak android telefonlarda simgeler gözükürken, aynı karakterle yapılmıyorsa iphone'da gözükme olasılığı düşük. hangout'takilerle denemiştim ve olmuştu. bilgisayardan girip bakınca olmuyor tabi.

kararir, catlamaz diye tahmin ediyorum ama sallamasyon.

kararması önemli değil.

Çatlar.

ben borcamda kazan dibi yapmıştım. mutfaktaki ocağın üzerinde altını pişirdim yani. çatlamadı.

abi borcamin olayi zaten atese dayanikli olmasi ya. sallamayin lutfen. bi sey olmaz sen kullan. (eger malzemesi borcam'sa. yani bor kullanilan cam hani. herhangi bir seye borcam demiyorsundur diye umuyorum)

kullanma kitapçığında direkt ateşe vermeyin yazıyor.

borcam setlerin yanında, ocağa koymak için özel bir aparat veriyorlar. direkt ateşe konunca çatlamasın diye.
yani çatlayabilir.

sıcaktan alır soğuğa direk koyarsanız çatlar.

olmaz bişey, yaparsınız.

odun ateşi değil kömür ateşinde bile bişey olmaz. (direk közün içine gömmüyorsunuz tabii belli bir mesafe olsun köz ile cam arasında) önerim ilk yaktığınız alevler doğrudan taş ile cama temas etmesin. biraz taşlar ısınsın ve alev çoğalsın sonra oturtun taşların üstüne.

ısıl genleşme direnci düşük olması lazım ki çatlamasın. üretilirken borcam'ın içine zaten bor tozu (bor oksit) katılıyor. amaç çok hızlı genleşmesin, termal şok gerilimine maruz kaldığında tık diye çatlamasın diye. yani boşuna adı borcam değildir o ısıl camların.

sonra bilgilendirir misiniz acaba, catladi mi catlamadi mi diye?

hareketin adını bilmiyorum da her gün bıkmadan bacakların kapalı, yana eğilme hareketi yapacaksın. yanlar için normal yana eğilme, arka yanlar için hafiften belini bükerek yana eğilme. birinde dizlerinin yan tarafına, diğerinde arksaına erişmeye çalışmalısın.

1,5 metrelik bir sopayi kollarin ve ensen arasina al. saga sola cevir surekli.

Kardiyovasküler egzersiz yapmalısın, öyle antin kuntin esneme hareketleriyle yağ yakılmaz.

@adoramer3ku +1

Kardiyovasküler egzersiz her derdin devası.

bölgesel yağ yakma diye bir şey yoktur. bu en büyük şehir efsanelerinden biri. bütün vücutta yağ yakarak yağ oranını azaltabilirsiniz, fakat sadece belli bir bölgede yağ yakamazsınız. düşük karbohidratlı diyet, kuvvet artı kardiyo egzersizleri yağ yaktırır.

Nesfitin sitesindeki videolara bir goz at derim ise yariyor tabi yapabilirsen :)

cardio yapmalısın. o sopa çevirme hareketleri falan yan karın kaslarını geliştirir anca.

vucutta suranin yaglarini yakayim suralar dursa da olur gibi bir mekanizma yok. mekik cekince karin yagkari erimez, karin kaslari gelisir.

yag yakmanin en güzel yolu da kaslari calistirmaktir, çünkü bunkas huclereri once glikozla, uzayan egzersizde de yag asitiyle calisir. koşmak bunu yapmanin en güzel yoludur. yürümek degil ama koşmak. kalp hizin 100 ün üstüne xikacak yani. sonra bakacak kas hucreleri glukoz kalmadi, yaglari eritip kullanacaklar.

bastırılmış öfke. yastık yumrukla. eğer tüm vücudunla ve biraz da dönerek iki yumrukla vurursan yanlar güzel çalışır. iyi boksörde lovehandle bulunmaz.

Low plank oblique: www.youtube.com
Arkadaşların dediği gibi yumruk, belden dönecek şekilde, cross(kroşe mi diyorlar türkçe'de?), jab falan olur hep.

Bunlar zaten kardiyo egzersizleri. Bunları yaparsan olur.

Hatta başlamışken Insanity'ye başla bence, sadece yandaki yağlar erimez, taş gibi olunur.

kadikoy'e gecip deniz otobusu yapabilirsiniz. (deniz otobusu 20 dakika suruyor ama saatlerine bakmak lazim onceden)
metrobusle bakirkoyde inip oradan minibusle gecebilirsiniz. (bekleme yok bunda)

ama kavaciktan oralara nasil ulasilir bilmiyorum. umarim yardimi dokunur.

kavacık merkezde iseniz 121A veya 121B hattına binip zincirlikuyu'ya geçin. oradan metrobüsle bakırköy'den ulaşırsınız. bahsettiğiniz saatlerde kavacık'tan zincirlikuyu'ya 20 dakikadan daha kısa bir süre içinde varırsınız. metrobüs de 25-30 dakika sürer.

Teşekkürler.

sarkilara bakamiyorum su an ama rajaz var dinlemediysen o guzeldir.
edit: camel'i fazla bilmedigim icin pat diye yazdim. lost diye bi dizi kesfettim super gibi oldu diye korkuyorum.

never let go
the final encore
lady fantasy
supertwister
nimrodel procession white rider
pressure points
...

En sevdiklerimden. Sözler muazzam.
www.youtube.com

hafız ben sene direk en çok dinlediklerimi yazayım bakıp. dediğin o iki şarkı en çok dinlediklerimdenmiş çünkü. daha önce yazılmışları hariç şunlara da bi bak (sıra gözetmeden yazdım):

refugee, camelogue, lawrence, shout, lost and found, simple pleasures, fingertips, long goodbyes, drafted

camel progresif rock yapan bir grup doğal olarak avangard bir tarz progresif. bütünlük araman progresif için sağlıklı olmaz.

bir camel hayranı olarak tavsiye gruplar:
(tarz olarak en yakın gruptan başlayarak)

osiris
eloy
modo
Pancake
derek & the dominos
Colour Haze

v.s.

Progresif gruplarda hakikaten bütünlük aramak saçma dediğin gibi ama yukarıda da belirttiğim gibi bazı progresif rock parçalarında inanılmaz bir bütünlük duyarken bazıları darmadağın geliyor. Öyle de bir garipliği var.

www.youtube.com

50 promil. bir bira yuksek ihtimalle girmez.

bir birada max 17 promil var diye biliyorum

şirket arabasıysa hiç alkol almamış olman gerekiyor. şahsi aracı bilmiyorum

Sirket arabasindan ziyade ticari araba ile hic almamis olmak gerekiyor. Sirket adina kayitli binek arackarda 0,50 promil halen.